Bilerek veya bilmeyerek nüfusun önemli bir bölümü çeşitli gıda takviyeleri içeren vitamin, mineral ve bitkisel ürünleri kullanıyor. Bu durum 31 Aralık 2019'da Çin'in Vuhan kentinde kaynağı bilinmeyen gizemli bir solunum yolu rahatsızlığı olarak ortaya çıkan Covid-19 salgını ile daha da arttı, artmaya devam ediyor. Özellikle immünoloji uzmanlarının hastalıktan korunmada ve mücadelede bağışıklık sisteminin önemine her geçen gün artan vurguları, insanları bağışıklıklarını güçlendirerek hasta olmamak ve daha hızlı iyileşmek için bilimsel kabul görmüş değişik takviye edici gıdalara yöneltiyor. Propolis de bu takviye edici gıdalardan biri.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Çelik ile propolisi ve ürettikleri İdapolisi konuştuk.
Propolis nedir?
Propolis, aslında çok eski yıllardan beri iyi bilinen, doğanın insanlığa bahşettiği mükemmel bir ilaç. İlaç diyorum çünkü günümüzde Tıbbın babası olarak kabul edilen İstanköylü Hipokrat, propolisi ilaç olarak kılıç yaralarının tedavisinde kullanıyordu (M.Ö. 460). Propolis bal arılarının çok değişik bitkilerin sap, yaprak ve tomurcuklarından topladığı güçlü antimikrobiyal ve antioksidan etkilere sahip reçinemsi, içerisinde çok farklı doğal bileşikler içeren tedavi edici ve koruyucu doğal bir üründür. Yeni bir çok bilimsel araştırma, propolisin sahip olduğu içerik sayısının 300 ile 500 arasında olduğunu söylüyor; Bilimin bu bileşiklerin ancak yarısını tanımlayıp kayıt altına aldığını söyleyebiliriz.
Arılar propolisi neden üretiyor?
Bal arıları propolisi ham olarak değişik kaynaklardan toplayıp kovana getirir. Burada amaç kovan içi hijyenini sürdürülebilir bir düzeyde tutmaktır. Diğer taraftan arı, yaşadığı ortamın olası tamirlerinde de propolisi çatlakları, delikleri kapamada kullanarak güvenilir bir yalıtım sağlar. Ancak bal arılarını konuşturabilsek, bize propolisi öncelikle koloni sağlığını korumada ve sağlığı sürdürülebilir kılmak için kullandıklarını söylerler. Şöyle ki yeryüzündeki birçok türün etkilendiği gibi, arılar da patojen mikroorganizmalardan çok ciddi olarak etkilenir, hasta olur ve hatta topluca ölürler. Bu çalışkan hayvanların ayrıca kemirgenler, sürüngenler ve gibi başka doğal düşmanları da vardır. İşte arılar kovana sızmaya çalışan ve başarılı olan bu türleri bertaraf ettiklerinde onları propolisle kaplar, mumyalarlar. Bunu ivedi olarak yaparlar çünkü çürüyen her organik madde beraberinde bakteri, virüs yayar ve kovadaki arı popülasyonunun sağlığını tehdit eder. Diğer taraftan propolisin kovan içerisinde yeterli düzeylerde olması arılarda sosyal refahı da o oranda iyileştirir. Binlerce yıl boyunca arıları ve onların ürünlerini gözlemleyerek kullanan biz insanlar, artık propolisi de aynı amaçlar doğrultusunda kullanmaya başladık.
Her propolis sağlık korumada ve tedavide etkili mi?
Her propolisin sağlık korumada ve tedavide aynı oranlarda etkili olduğunu söylemek bilimsel bir yaklaşım değildir zira coğrafi kökenine, botanik kompozisyonuna göre toplanan propolisler içerik açısından büyük farklılıklar gösterir. Örneğin varsıl bir bitkisel çeşitlilik gösteren ülkemizde, iki uç noktadan Ardahan ve Edirne’den topladığınız propolis içerikleri farklılıklar gösterecektir. Ancak, bileşen içerikleri değişmekle birlikte birçok propolis kaynağı benzer doğal kimyasalları içermektedir. Botanik çeşitliliğine hayranlık duyduğumuz Kazdağları’nın gözlerden uzak alanlarından elde ettiğimiz ham propolisleri işlediğimizde, bu çeşitliliğin ne kadar fazla olduğuna tanık oluyoruz. Her ham propolisin insan ve hayvan sağlığında etkin kullanılabileceğini söylemek doğru olmaz zira günümüzde yoğun bir biçimde pestisid (tarım ilacı) kullanan meyve sebze üreticilerinin yakınlarına konuşlandırılmış arı kolonilerinin kovana taşıdıkları propolislerde pestisid kalıntılarına rastlanmaktadır. Sözü edilen pestisidler hem arı, hem de insan sağlığı için son derece tehlikeli kimyasallardır. Benzer şekilde çöp deponize alanları, asfaltlar, madencilik alanları da bu bağlamda nitelikli propolis eldesinin önündeki engellerdir zira ağır metal bulaştırırlar.
İşte bu nedenlerden dolayı propolis toplanan alanların bu risklerin uzağında olması gerekir. Bu konuda biraz farklı olduğumuzu düşünüyoruz, zira İdapolis ekibi olarak sözleşmeli arıcılarımızı düzenli eğitimlere alıyor, onlardan beklentilerimizi ve talep ettiğimiz propolis kalite standartlarımızı sürekli güncelliyoruz. Ekip olarak akademisyenlerden oluşan İdapolis, çok sayıda Avrupa Birliği projeleri yürüten, dil bilen, sağlık ve tarımla ilgili dünyanın en saygın dergilerindeki özgün araştırmaları takip eden, uygulayan ve yenilikçi ürünler geliştiren bir ekip. Memnuniyetle görüyoruz ki toplum her geçen gün üniversite ve benzer araştırma kuruluşları gibi, daha güvenilir kurumlardan ürün talep ediyor. Bence bu önemli bir yaklaşım zira, propolis pazarlayan çok sayıda markanın ürünlerini analiz eden İTÜ, Hacettepe, Marmara gibi üniversitelerin analiz sonuçları çarpıcı bulgular ortaya koymakta. Bu sonuçlara dayanarak, piyasada propolis olarak satılan ürünlerin %92’si sahte veya standart dışı. Bunun dışında bir başka yanılgı daha var ki o da arıcının propolis yapıyorum demesi. Bu kanımca halk sağlığı için oldukça tehlikeli ve yanıltıcı bir yaklaşım. Zira propolis üretimi, ülkemizde ve birçok ülkede “gıda takviyesi-Food Suplement” olarak bilinir ve üretimi devletin yasal iznine, belirli üretim koşulları altında belirli prosedürlere tabidir. Ayrıca propolisin metabolik etkileri konusu çok ayrıcalıklı bir alan olup, büyük çoğunluğu lise ve ortaöğrenim düzeyinde olan arıcılarımızın bilebileceği bir alan değildir. Yani arıcılarımızın propolisin bilimsel yöntemlerle işlenmesi ve metabolik işlevlerine yönelik ne lisans ne de üzeri öğrenimleri yoktur. Bu nedenle arıcılardan propolis alma eğiliminde olanları Dimyat’a pirinç almaya gidenlere benzetebilirisiniz. Sözün kısası arıcı, aldığı ön eğitimlerle nitelikli hampropolis üretimine yönelik ek gelir elde etmelidir.
Propolisin faydaları nelerdir?
Propolisin başta onkolojik vakalardan korunma ve kansere bağlı kemoterapinin yan etkilerini giderme olmak üzere kalp-damar, karaciğer ve sindirim sistemi sağlığına, yara yanık, akne, uçuk ve ağız içi sağlığının korunmasında aft ve sedef hastalığının sağaltımında, ülser ve kolit olgularında oldukça etkili olduğunu söyleyebilirim. Bütün bunların kaynağı; dünyanın saygın bilimsel dergileri ve onların veri tabanları olan PubMed, Sicience Direct, Nature gibi şirketlerdir. Propolisin en önemli özelliği immünomodülatör yani bağışıklığı güçlendirici etkileridir. Ancak genel olarak propolis ve sağlık söz konusu olduğunda bu veri tabanlarında yayımlanan araştırma bulguları propolisin “yaraların iyileşme, hücrelerin yenilenme sürecini hızlandırması, bazı kanser türlerinde apoptosis (planlı hücre ölümü) mekanizmasını tetikleyerek kanserli hücre çoğalmasını durdurması ve iyileşmeyi hızlandırması, cilt sağlığına iyi gelmesi, güçlü antioksidan etkilerinden dolayı cildin yenilenmesini ve diri olmasını sağlaması, patojen mikroorganizmalar karşı koruma kalkanı oluşturarak neden oldukları hastalıklardan koruması gibi birçok özelliklerinin yanı sıra şeker hastalığının yan etkilerini de gideren olumlu bulgular vardır.
Daha çarpıcı bir örnek vereyim, 2020 yılı Nisan ayında PubMed’de yayımlanan çok sayıda Covid-19 konulu araştırma var. Bunlardan ikisi Amerika’nın Florida ve Miami Üniversitelerince birbirinden bağımsız gerçekleştirilmiş korona virüsü taşıyan hastalara propolis verildiğinde hastaların hiçbirinde akciğer fibrozunun (sertliği) gelişmediği görülmüştür. İleri araştırmalar göstermiştir ki propoliste bulunan çok güçlü bir antioksidan olan kafeik asit fenetil ester (CAPE) akciğer sertleşmesine neden olan Pak 1 enzimini bloke etmektedir. Bu ne demek biliyor musunuz? Düzenli propolis kullanmak sizi akciğer fibrozundan da korur. Genel olarak sistemik birçok hastalığın ve yaraların tedavisinde propolisin çok etkili olduğunu bilimsel araştırmalar ortaya koymuştur. Akılda kalacak propolis sağlık konulu birçok araştırmadan elde edilen bulgular, propolisin 55 Gr (+) bakteri türüne doğrudan etkili olduğunu, ancak bazı Gr (-) bakteri türlerinin de patojenik etkilerini engellediği göstermiştir. Ancak biliniz ki bütün bu faydalarının yanı sıra, çok seyrekte olsa propolis tüketimi alerjik bazı olgulara neden olabilir.
Pandemi döneminde herkes takviye edici birçok ürün kullanıyor. Propolis bunların neresinde duruyor?
İnsanların bu ürünlere olan isteminde temel amaç, bağışıklıklarını desteklemek diyebiliriz. Ancak spesifik olarak beslenme metabolizması ve toksikoloji çalışan biri olarak doğada bağışıklık sistemini propolis kadar destekleyen başka bir ürün olduğunu düşünmüyorum. En azından yapılmış binlerce özgün araştırma bunun doğruluğunu teyit ediyor. Yüksek dozda kullanılan vitamin ve minerallerin ciddi intoksikasyonlara (zehirlenmelere) neden olduğu günümüzde dozunda propolis kullanımının etkin ve savaşıma hazır bir bağışıklık sistemi için elzem olduğunu düşünüyorum.
Tam bu noktada İdapolisi anlatır mısınız?
İdapololis Çanakkale Teknoparkında faaliyet gösteren bir ar-ge şirketi. Alanında uzman 3 profesör, 1 profesyonel arıcı ve 1 mühendis ile çalışan firma arı ürünlerinin sağlık, gıda ve kozmetik sektöründe kullanımına yönelik çok sayıda proje yürütüyor. Firmanın ürün portföyü içerisinde yer alan bütün ürünler terapötik (tedavi edici) özellikte olup, kalite konusunda standardın üzerinde bir noktayı yakalamış durumda ve biz bunu ürünleri kullanan tüketicilerden gelen taleplerden ve yorumlardan öğreniyoruz. İdapolis, özellikle gençlerin istihdamı, üniversitemizin ve Çanakkale’nin tanıtımı için çok önemli. Yakın gelecekte bu teknoparktan ulusal düzeyde bir marka çıkacağını göreceksiniz, bir şey daha söyleyeyim ilk ihracatımızı yaptık bile. İtalya’ya, Makedonya’ya, Bulgaristan’a, Almanya’ya oradan gelenler aracılılığıyla çok sayıda ürün gönderdik.
“Kazdağlarında Yetişen Bitki Kompozisyonun %30’u Tüm Avrupa Coğrafyasında Yok”
İdapolis’e isim babalığı yaparken bunun, bu coğrafyanın en önemli markası olan İda dağı’ndan ve özgün olması gerektiğini düşündüm. Ayrıca vefalı olmamız da gerek, zira hammaddemizin önemli bir kısmını Kazdağılarından sağlıyoruz. Çok zengin bir coğrafya ve bu botanik zenginliğin %30’u Avrupa’da yok ve bölge kimyasal kirlilik açısından şimdilik çok temiz bir bölge. Dağın yamaçları başta olmak üzere, yükseklere tırmandıkça özellikle tarımsal mücadele ilaçları çok fazla kullanılmıyor, temiz bir florası var. Ham propolisin dışında bu bölgeden topladığımız kara meşe balının sahibi, İdapolis olarak sıradan ballardan çok daha güçlü terapötik özelliklere sahip olan bu balı propolisle, çörek otuyla işleyip tüketicilerin beğenisine sunuyoruz. Tedavi edici özellikleri yüksek olan bu balla, propolis ve çörek otu gibi immünomodülatör özellikleri bilimsel olarak kanıtlanmış ürünleri işleyerek, katma değeri yüksek ürünler elde ediyoruz. Yakın gelecekte artan taleple birlikte ar-ge işlevlerimizin hız kazanacağını ve sektörün güvenilir bir markası olacağını düşünüyor ve bu yolda ilerliyoruz.
Ne kadar üretim yapıyorsunuz?
Daha 2 yaşında bir teknopark şirketi olarak şimdilik yıllık 20 bin şişe propolis ve 5000 şişe propolisli, çörek otlu karameşe balı üretiyor ve bunu kamu bilinciyle oldukça uygun fiyatlarla yapıyoruz. Halen Türkiye’nin önemli ilaç üretim firmalarından biriyle onlar için İdapolis kalitesinde propolis üretimi konusunda görüşmelerimiz devam ediyor. Ürün gamımız içerisinde çok yakın tarihlerde bazı kozmetik ürünlerin ve yara bakım ürünlerinin de olacağını söyleyebiliriz zira bu ürünler için yaklaşık 6 aydır ar-ge faaliyetlerimiz devam etmekte.
İdapolise talep nasıl?
İnanılmaz bir talep var. Amacımızda bunu daha profesyonel hale getirip genç istihdamını artırabilmek. Ürün olarak Türkiye’nin en kaliteli propolisini İdapolis olarak ürettiğimizi büyük bir özgüvenle söyleyebilirim. Zira ülkede ve Avrupa’da bu alanda uzun yıllardır çalışan bir ekibiz. Bunu gerçekleştirdiğimiz projeler ve o projelerden çıkan ürünlerden görebilirsiniz. Son birkaç ay içerisinde piyasaya çıkan İdapolis Sprey, özellikle üst solunum yolları mukozasında kalıcı antimikrobiyal etkilerinden ve yenilikçi yaklaşımlarla doğal ürünlerden üretildiği için yoğun talep görmektedir. Çok yakın tarihte özellikle astım hastalarının adjuvan (destekleyici, güçlendiren) olarak güvenle kullanabilecekleri çörek otlu kara meşe balının İdapolis markasıyla piyasada olacağını söyleyebilirim. Bu yeni ürünün özellikle astım, bronşit gibi solunum yolu problemi olan veya bu hastalıklardan korunmak isteyen insanların kullanmasında önemli olacağını söyleyebilirim. Bunun dışında cilt problemlerini gidermeye yönelik bazı yenilikçi ürünlerin ön denemelerini tamamlamak üzereyiz.
İdapolis’e nasıl ulaşacaklar?
Tüketicilerimizi bilgilendirmeye yönelik “Bilim ve Propolis” başlıklı propolisle ilgili en yeni araştırmaların güncel olarak sunulduğu bir e-dükkanımız var. İnternet üzerinden ürünlerimizi uygun fiyatlarla satın alabileceğiniz satış mağazamız https://www.idapolis.com.tr/ dir.
Türkiye’nin her yerine anında kargo gönderen genç dinamik bir ekiple bu alanda da farklı olmaya çalışıyoruz.
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.